(9 Şubat 2013 tarihli Hürriyet’te, yer sıkıntısı sebebiyle bir kısmı yer alan röportajımın tam metnini paylaşıyorum.)
Kurulduğu günden bu yana dikkatle izlediğim İnci Sözlük’ü sırrına vakıf olmayı kaç zamandır istiyordum. Son olarak Şahan Gökbakar’ın Celal ile Ceren’ini iMDb’nin en kötüler listesine birinci sıradan sokan İnci Sözlük’le ilgili ayrıntılı bir haber şart olmuştu. Sitenin kurucusu Serkan İnci ile telefonda konuştum. Kadıköy’de bir kafede randevulaştık. Üzerinde takım elbisesi, yanında gayet hoş bir kadınla masama yaklaşan kişinin o olduğuna inanamadım. Çünkü ben deri montlu, saç sakal karışık, piercing’li birini bekliyordum. Sonra daha sakin bir yer olan Altı Kırkbeş Yayınları’nın aynı sokaktaki ofisinde geçtik ve röportajımızı orada gerçekleştirdik.
Yaygın bir görüşe göre, Ekşi Sözlük’ün yazar alım sırasında bekleyen bir grup insan, bu sürecin uzamasından sıkılıp kendi özgür sözlüklerini kurdular. Gerçekten de İnci Sözlük’ün kuruluşu bu sebebe mi dayanıyor?
Sadece Ekşi Sözlük’e indirgemek hata olur. Diğer tüm sözlük sitelerine tepki olarak doğdu İnci Sözlük. Farklı ve özgür bir sözlük ortaya çıkınca, diğer sözlüklerde yazan insanlarda da ciddi bir akış oldu bizim tarafa. 2009 sonlarında kurduk siteyi. Ekşi Sözlük’te gündeme gelmeye başladık önce ve devamı geldi. Diğer sözlüklerdeki gibi bir eleme süreci olmadan, herkesi Kabul edeceğiz ve herkes istediğini yazacak diyorduk. Kısa sürede baş edemeyeceğimiz kadar yüksek bir yazar girişi olunca mecburen yazar girişini kapatmak zorunda kaldık. Bu durumda kendimizle çeliştiğimizin farkındayım. Şu anda 350 bine yaklaştı yazar sayısı.
İnci Sözlük için yaygın bir “ergen topluluğu” yakıştırması var. Yazar ve takipçiler arasında liselilerin yoğunluk gösterdiği yönünde bir kanı var. Bu doğru mu?
Ne yazık ki böyle bir önyargı var. Doğru olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Zaten sözlüğe 18 yaşından küçükleri almıyoruz ve tespit edersek de hemen kayıtlarını siliyoruz. Böyle de diktatör bir yanımız var. Yaş aralığımız çoğunlukla 21-26. Üniversite kitlesi bizim yazarlarımız. Günde 12 bin başlık açılıyor. Bunlarla aş etmek gerçekten zor.
İnci Sözlük’ü farklı kılan ve belki de tanınmasına yardımcı olan unsurlardan biri de oluşturduğunuz jargon oldu. “Adam haklı beyler” ilk aklıma gelen. İnci Sözlük’ü bilmeyenler bile bu lafı kullanmaya başladı. Nasıl oluştu bu özel dil?
İnci Sözlük’teki hiçbir gelişime, hem sosyolojik açıdan ve hem fiziksel olay herhangi bir yönetim kararıyla olmamıştır. Sözlük içinde kendiliğinden ortaya çıkan bir girişim, genel sözlük kitlesi tarafından benimsenip tabana yayılıyor. Terminoloji de bu şekilde ortaya çıkıyor.
Diğer sözlük sitelerinde çok kesin ve keskin kurallar yok. Fakat İnci Sözlük’te herhangi bir format olmadığını görüyoruz. Tamamen sınırsız bir özgürlük mü var İnci Sözlük’te? Bu durum başınızı ağrıtmıyor mı?
İnsanların bir arkadaşıyla sohbet odasında veya Messenger gibi bir yazılım üzerinden sohbet eder gibi İnci Sözlük’te yazmasına olanak tanıyoruz. Bizi farklı kılan özelliklerden biri bu. İlk zamanlar gerçekten hiç kural yoktu. Fakat sonrasında durumlar değişti ve belli bir noktaya gelmek zorunda kaldık. İlk başlarda dine veya kişilere hakaret konusunda bir yaptırım uygulamıyorduk. Siyaset konusunda da hiçbir sınır yoktu. Bu durumun bize zarar vereceğinin farkında değildik. Fakat bir de baktık davalar peş peşe geliyor. Hop ne oluyoruz dedik.
Ne gibi davalar açıldı? Hakaret üzerine mi?
Her tür hakaret davası açıldı. Dine, kişilere ve kurumlara karşı işlenen hakaretlerle ilgili şu anda önümde 10’dan fazla dava dosyası var. Bunlar arasında, kendini kahraman ilan eden ve İnci Sözlük’ü kapattırmayı kendine iş edinmiş insanlar da var.
Mevcut tüm yasalara gözü kapalı uymaya çalışan sözlük sitelerinde dahi çok sayıda dava gündeme geldiğini biliyoruz. Siz nasıl baş ediyorsunuz bu durumla?
İlk aylardan sonra sözlükte din ve siyaset muhabbeti istemiyoruz dedik. O dönemde İncicilik kavramı ortaya çıkmaya başladı. Ve bir süre sonra sözlük içinde büyük bir samimiyet oluştu. Bir an geldiğinde kendimize “beyler biz nşye bu kadar samimiyiz” diye sormaya başladık. Bunun sebebi esasında insanların İnci Sözlük’te ağır biçimde argo konuşabilme özgürlüğüydü. İnsan evde veya işyerinde içinden geldiği gibi açık konuşamayabiliyor. Diğer sözlüklerde de böyle bir rahatlık yok. Biz o perdeyi kaldırınca insanlar arasında bir samimiyet oluştu. Birbirimizi bu kadar düşününce de başımızın belaya girmemesi için bahsettiğim iki temel kurala uymaya başladık.
Kendinizi özellikle gizlediniz bir süre ve sonra ortaya çıkmaya başladınız. Neden gizlediniz, neden sonra kimliğinizi açıkladınız?
Bu konuda içim çok rahat. 1,5 sene boyunca kimse ne yüzümü gördü, ne adımı bildi. Sözlükte nick’im “inci” ve herkes beni öyle bildi. Hatta diğer sözlüklerin sahibi olduğum yönünde rivayetler dönmeye başladı. Ben yine de kendimi hep gizliyordum. Açılan bir dava sebebiyle bana ulaşılamadığı için aileme yüklenilmeye başlandı. Ben yurt dışında öğrenciyken evim basıldı ve kız kardeşimin bilgisayarına el konuldu. Tam da o günlerde internete sansür gündemdeydi. 15 mayıs yürüyüşünü düzenlemiştik. O dönemde bir TV programına çıkıp internet sansürünü anlattık diğer sözlüklerin yöneticileriyle. Programa yüzümü gizlemek için maskeyle çıkmıştım. Bir izleyicinin “sansüre karşı programda yüzünü sansürlemek nasıl bir ironi” sorusunu okudum Twitter’da ve yüzümü hemen orada açtım. O dönemler İnci Sözlük çok marjinal duruyordu. Şimdiki RedHack gibi görünüyordu.
İnci Sözlük’te ve kullanılan dil ve jargon erkek egemen bir görüntü veriyor. Sözlük erkeklerden ibaret değil sanıyorum?
Genelde öyle sanılıyor ama İnci Sözlük’teki kadınların oranı %35-40 seviyesinde. Biz onlara “*mlı yazarlar” diyoruz ve onlar da kendilerine “*mlılar” diyorlar. Bir de kızlar erkek taklidi yapmayı çok seviyorlar. Fakat bir yandan da göğüslerine inci yazıp sözlükte paylaşıyorlar.
Davalar ne alemde? Artarak devam ediyor mu?
İnci Sözlük’le ilgilenen, sakıncalı içerikleri kaldıran ve düzen sağlayan bir moderatör ekibi var. Farklı şehirlerden insanlar ve uzun zaman birbirimizin kim olduğunu bilmeden sürdürdük işleri. Fakat bir süre sonra bazı ihtiyaçlar ortaya çıktı. Örneğin hukuki sorunlarla ilgilenmek gerekiyordu. Tam da bu dönemde, moderatörlerden birinin avukat olduğunu öğrendim. İnci Sözlük’ün hukuki işlerini o üzerine aldı o dönemde. Aldığımız diğer tedbirler sayesinde davalarda ciddi bir düşüş oldu.
Ne gibi tedbirler bunlar?
Örneğin İnci Sözlük’te “porno” sözcüğü geçmez. Biri sözlükte porno yazdığında “ferre” diye gözükür. Mesela Recep Tayyip Erdoğan yazıldığında Dexter görünür. Böylelikle kendi jargonumuzu oluşturduk. Bazıları için bu bir nevi sansür ama bizim için kendi dilimizi oluşturmamız için bir yol.
İnci Sözlük para kazanıyor mu? Hiç reklam görmüyoruz…
Aslında trafiklerimiz çok iyi. Günlük en az 170 bin kişi sitemize giriyor. Fakat yine de reklam almıyoruz. Bunun sebebi de marjinal duruşumuz.
İnci Sözlük’ün bir yönetimi olmadığını, asla “yönetme” lafını kullanmadığınızı biliyorum. Fakat yine de İnci’nin bir beyin takımı var değil mi? Kimdir bu insanlar?
Moderatörlerimizden biri uzman doktor, kadın hastalıkları üzerine. Bir diğeri kadın bir cerrah. Şu anda Amerika’da eğitim görüyor. Bir diğeri yüksek mühendis, ötekisi avukat. Bizi genelde çoluk çocuk sanıyorlar. Buna çok kızıyoruz. Büyük bir şirket bizi şikayet edip kapattırmıştı bir süre önce. Oradaki bilgi işlem müdürüyle telefonda konuştum. Benimle azarlar tonda konuşuyordu. Buna tepki gösterince “siz kimsiniz, çocuksunuz” diye çıkıştı. Ben de dayanamayıp “ya ben yüksek lisansımı yapmış mühendisim, iki kitap yazdım, bizi önemsemeniz için daha ne yapmamız lazım” dedin. Düşünsenize, 300 bin kişilik bir internet topluluğunun kullandığı bir site var ve bir yandan da onlara kendimizi kanıtlamaya çalışmak zorunda kalıyoruz.
Peki İnci Sözlük’ten zengin olmak gibi bir düşünceniz var mı?
İnci Sözlük’ten hiçbir maddi beklentim yok. Özellikle bizim yazarlar “Sözlük sayesinde paranın anasını ağlattı. Dergi çıkardı, kitap çıkardı” diyorlar. Fakat tüm bu işlerden tek kuruş kazanmış değiliz. Hatta cebimizden para çıkıyor bu yayınlar için.
İki kitap yayımladınız ve bir de Pampa dergi var…
Evet, Panpa derginin 6. Sayısını çıkardık. 4 bin basıyorduk ama çok iyi gitmiyor satışlar. İki de kitap çıkardık. Bu kitaplar okuyucu tarafında ilgi gördü. Yazmaya devam edeceğiz. Yeni bir kitap yolda. Türk kızları üzerine bir kitap olacak bu.
Son önemli ziyaretiniz Şahan Gökbakar’a oldu. Yeni filmi Celal ile Ceren’i, uluslararası sinema sitesi IMDb’nin en kötü 100 film listesinde 1. Sıraya soktunuz. Bu neden ve nasıl oldu?
Bu konuda İnci Sözlük’ü düşünmemek lazım sadece. Türk gençliğine antipatik gelmeye başlayan bir karakter var ortada. Popülizmden beslenen, sözlüklerin içinden çıkan bir dille, “Agresifim, kompleksliyim Ekşi Sözlük yazarıyım” repliğinden ortaya çıkan bir karakterin daha sonrasında o kitlenin tepkisini alması söz konusu oldu. Burada ne bir yönetimsel karar var, ne de herhangi bir kişi veya firmanın etkisi var. Bu insanın, ne kadar da antipati uyandırdığını görmemezlikten gelmesi süreci ilerletti. Bunu direkt kavga olarak görmemek lazım. Bir tepkinin açığa çıkması söz konusu. Bu çalışmayı ilk biz başlattık, daha sonra Ekşi Sözlük ve Uludağ Sözlük’ten yazarlar da desteklediler. İnci Sözlük’teki yazarlar 10 bin oya getirdiler. Daha fazla ilerlemiyordu. Sonra diğer sözlüktekiler de ateşe odun atınca 16 binlere ulaştı oy. Ve sonuçta en kötü listesinin ilk sırasına yerleşti bu film. Zaten bu süreci başlatan da herhangi bir yazar. Düşünülmüş ve planlanmış bir fikir değil. İlk yazan kişinin profiline baktım, 89 doğumlu normal bir genç arkadaş. Şahan’ın kendini Türk halkına kendini sevdirmek istitorsa bu tepkiyi ciddiye alıp bazı şeyleri düzeltmesi gerekiyor. Bunları görmemezlikten geliyor. Cem Yılmaz’a niye yapmadık bunu? Düşünmesi gerekiyor bunları…
En çok ses getiren İnci Sözlük ziyaretleri
- İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, yeni belediye otobüslerinin rengini belirlemek üzere açtığı anketi İnciciler ziyaret etti ve Erguvan’ı oyladılar. Şu anda İstanbul yollarında erguvan renkli otobüsler dolaşıyor.
- New York’taki taksilerin değişimi sürecinde yapılan internet oylamalarında İnciciler Karsan’ın projesini desteklediler. Kampanya sayesinde Karsan ilk 3’e girdi fakat şirket sonraki aşamada başarılı olamadı.
- Twitter’daki bir açıktan yola çıkarak istedikleri herkesi (dünya starları dâhil) kendilerini takip ettirdiler. Twitter bu açık için özür diledi.
- Facebook’u hack’leyerek küresel bir eyleme imza attılar. Uzun süre gündemi meşgul eden bir ziyaret oldu bu.
- Son milletvekili seçimlerinde, Eskişehir’de bir tekel bayiinde çıkardığı kavga ile internette fenomen olan “Ahmet Abi”yi bağımsız milletvekili adayı yaptılar. Sloganı “oyu değil işlevi” idi.
- Hiç taraftarı bulunmayan Büyükşehir Belediyespor için “Boz Baykuşlar” adında bir taraftar grubu kurdular ve deplasmanlara dahi gittiler. Sloganları ise “bize her yer deplasman” oldu.
- Atilla Taş’ı, bir şarkısından ötürü “Yunanistan’a itelediler”. İnternette yaptıkları çalışmalarla, yabancı kullanıcılara Atilla Taş’ın Yunan olduğuna inandırmaya çalıştılar.
- Disko Kralı, Tarihin Arka Odası, Rüyanız Hayrolsun ve benzeri onlarca televizyon programına bağlanarak “ziyaret” ettiler. Her birinde hatırı sayılır etkiler bıraktılar.
- İnciciler ayrıca bayramlarda huzurevlerini ve kimsesiz çocukları hediyeleriyle ve kutlamalarıyla gerçek anlamda ziyaret ettiler.
bize her yer inci panpa