DİĞER

Ebeveynlik Tarzınız Sağlığınızı Nasıl Etkiliyor?

Çocuk sahibi olmak bir insanın başına gelen en özel deneyimlerden biri. Çocuklarımızı yetiştirme yolculuğumuzda benimsediğimiz yaklaşımlar sadece onu dönüştürmekle kalmıyor, anne babaların sağlığını da birebir etkiliyor. Peki bu etkilenmeler nasıl oluyor? Bu haftaki yazımızda.

Çocuk yetiştirmek söz konusu olduğunda mükemmeliyetçi bir yaklaşım içinde olmaktan, akışa bırakmaya kadar uzanan bir skalada yöntemler benimsemek mümkün. Her şekilde seçimlerinizin aile refahınızı direkt olarak etkileyeceğini söyleyebiliriz.

Ebeveynlik yaklaşımlarımızın çocuklarımızın psikolojik ve bedensel sağlığını nasıl etkilediğinden bahseden kaynaklar yaygındır. Ancak biz bugün, konunun genelde pek bahsedilmeyen bir yönünden, ebeveyn olarak sizlerin sağlığının seçtiğiniz ebeveynlik yaklaşımından nasıl etkilendiğinden bahsedeceğiz. Konuyu daha anlaşılır kılmak için en bilinen üç ebeveynlik tarzının üzerinden açıklamalar yapacağız. İşte başlıyoruz!

Aşırı korumacı ebeveynlik tarzı

Özellikle ülkemizde yaygın bir ebeveynlik tarzıdır, iyi ebeveyn olmanın çok korumacı olmayı gerektirdiği yanılgısına düşülür. “Koşma çocuğum düşersin”, “Hırkanı giy üşürsün” gibi tavırlarla çocuğun sürekli denetlenmesi toplumsal olarak da normal kabul edildiğinden ailelerin bu aşırı korumacı davranışlarının doğruluğu çok irdelenmez.

Bu tarz, anne babanın çocuğun varlığını kendi varlıklarının bir uzantısı olarak görüp, onun başarı-başarısızlık durumunu gereğinden fazla içselleştirmesini de kapsar. Bu yüzden ödevler çocuk adına yapılabilir, gece sık sık uyanıp üstünü açmış mı diye kontrol edilebilir. Bütün bu aşırı korumacı hali zaman içinde ebeveynler üzerinde bir baskı ve yılgınlık yaratacaktır. Bu baskılar zamanla aileleri depresyon ve tükenmişlik riski altına sokabilir. Kontrolsüz anksiyete, mide-bağırsak rahatsızlıkları, uykusuzluk, bağışıklık sistemleri problemleri ve hatta kalp hastalıkları riski ciddi şekilde artar.

Çocuğunuza müdahale etmek ya da onu bir durumdan kurtarmak konusunda güçlü bir dürtü hissettiğiniz bir dahaki seferde harekete geçmeden önce durup derin bir nefes alarak gevşemeye çalışın ve bir dakika kadar düşünün. Bu müdahaleyi yapmasanız ne olur, çocuğunuz temel güvenlik ve bakım gereksinimlerini karşıladınız mı yoksa bundan daha fazlasını düşünüp çok mu detaycı yaklaşıyorsunuz? Ayrıca bu tarz ailelerin, çocuklarınan ayrı, kendilerine düzenli zaman ayırmalarının da pozitif etkileri olacaktır.

Otoriter ebeveynlik tarzı

Uzmanlar genelde ebeveynlik yaklaşımlarının nesilden nesile aktarılmaya eğilimli olduğunu ve otoriter bir ailede bu aktarım olasılığının daha da yüksek olduğunu belirtiyor.

Bu tarzda endişe, hakim duygu olabilir. Bazen bu ebeveynlerin kaygıları vardır ve çocuklarının kendi seçimlerini yapmalarına izin vermek yerine, onları kontrol ederek daha az endişeli bir hayatları olacağını düşünme eğilimde olabilirler. Bu tarz baskı yöntemleri kısa vadede işe yarayacaktır ancak uzun vadede doğal olarak çocuk isyan eder.

Tüm bu otoriter tutumlar evde bir öfke ortamı yaratabilir. Bu öfke ailede görünürken, çocukta bastırılmış olarak da bulunabilir. Öfke kontrolden çıktığından ‘kaç ya da savaş’ sinir sistemi harekete geçer. Artan adrenalinle birlikte kalp atışları hızlanır, kas sıkışmaları olur, mide bölgesinde de bir baskı hissedilir. Bahsettiğimiz bu otonom sinir sistemi mağara adamı günlerinde örneğin bir aslanla karşı karşıya kalındığında hayat kurtarıcı olabilirken modern insan için otonom sinir sistemin günde birkaç defa bu şekilde devreye girmesi sağlığa ve ilişkilere zarar vermekten başka bir işe yaramadığını söyleyebiliriz.

Öfke, korku, kaygı gibi tüm negatif duygu durumlarında tavrı pozitif bir şekilde değiştirmek için farkındalık geliştirmeniz ilk ve en önemli adımdır. Eğer öfkenizin ne zaman ve nasıl tetiklendiğinin farkında olabilirseniz veya öfke üreten düşünceler ortaya çıktığında, bu düşünceleri yakalayabilir ve bunlara yargısız bir şefkat ile bakabilirseniz zamanla bu otomatik tepkilerin ortaya çıkmasını engelleyebilirsiniz. Düzenli yapacağınız yoga, meditasyon gibi farkındalık çalışmaları bu konuda çok yardımcı olacaktır. Bu gibi çalışmalara rağmen öfke kontrolü sağlamakta çok zorlanan biriyseniz travma terapi için bir uzman ile görüşmeniz en başta kendinizle sonra da tüm ilişkilerinizde son derece dönüştürücü ve sağaltıcı bir etki yaratacaktır.

Pozitif disiplin tarzı ebeveynlik

Bu yaklaşım, farkındalık alanındaki bilinç seviyesi arttıkça, özellikle son dönemlerde popüler hale gelmeye başladı. Temelde ev ortamı içinde kurallar ve tutarlılık olmakla birlikte çocukların yaşlarına uygun olarak bir özgürlük alanına da sahip olmasına izin veriliyor. Çocuklarınızı gözlemlemenizi ve onların potansiyellerini keşfetmelerine olanak sağlanmasını önemseyen bu yaklaşımda disiplin de önemli bir kavram. Uzmanlar limitli özgürlüklerin yaratıcılık üzerinde olumlu etkileri olduğunu belirtiyor. Bu yaklaşım aynı zamanda çocukların duygularını da çok önemsiyor. Ailelerin çocuğun yaşamındaki zorlukların onda ne gibi duygular yarattığını çocukları ile konuşması, çocuğun duygusunu sadece ifade edebilmesinin bile son derece şifalı etkilerinin olduğu belirtiliyor.

Güven ve denge üzerine kurulu bir ebeveynlik yaklaşımının tüm aile için zihinsel ve bedensel pozitif etkileri vardır. Çocuklarınız hakkında çok şey bildiğiniz için daha az kaygılı olursunuz. Daha az kaygılı ve öfkeli olmanız da onlarla olan bağlarınızı güçlendirecektir.

Son olarak dikkat edilmesi gereken bir noktadan bahsedelim. Eğer ebeveynlik tarzınızı ilk iki modelden bu bahsettiğimiz üçüncü modele doğru değiştirmek isterseniz, bir süreliğine her şey daha iyiye gideceğine daha kötüye gidebilir. Ancak sizin farkındalık çalışmalarınız ve tutarlılığınız arttıkça bir süre sonra çocuklarınız da bu yeni modele adapte olacaktır. Bu sebepten yılmayın ve pozitif olun!

Başa dön tuşu