Eski otomobillerin özlediğimiz özelliklerini sizin için derledik.
Açılıp Kapanan Farlar
90’ların çocukları için bir Mazda 323’ün açılıp kapanan farlarını görmek, nadir gerçekleşen bir güneş tutulmasını görmekle aynı şeydi. Açılıp kapanan farlar günümüzde yaya güvenliği, aerodinami ve rüzgar sesi gibi nedenlerden dolayı neredeyse hiç tercih edilmiyor.
İnce A Sütunları
Otomobilin yan aynalarının bulunduğu bölümde yer alan sütunlar eskiden çok ince olduğu için virajlardaki görüş açıları günümüze kıyasla oldukça iyi durumdaydı. Modern otomobillerin birçoğu, güvenlik kaygıları nedeniyle kalın A sütunlarıyla üretiliyor ve bu durum çapraz görüşü olumsuz etkiliyor.
Manuel Şanzıman
Motorun ürettiği gücü tekerleklere sol ayağınız ve sağ elinizi kullanarak aktarmak gibisi var mı? Modern otomatik şanzımanlar ekonomi, performans ve konfor gibi konularda manuel şanzımanlardan daha başarılı olduğu için, gerçek sürüş zevkinden çoğu zaman mahrum oluyoruz.
T-Tavan
Eskiden üstü açık otomobilinizin çizgileri, bir coupe kadar pürüzsüz olabilirdi. Tamam, T-tavanların zaman zaman su sızdırdığı olurdu fakat güzel günlerde tavan panellerini çıkardıktan sonra araçtaki özel bölümlere koyar ve üstsüz otomobil keyfi yapabilirdiniz.
Mütevazi İç Mekan
Modern otomobil kabini sayısız tuşa ve elektronik sisteme ev sahipliği yapar ki yola çıkmadan önce birçok ritüelle uğraşmak zorunda kalırsınız. Eskiden öyle miydi? İçeri gir, anahtarı çevir ve yürü…
Gerçek Anahtar
Anahtarı çevirmek demişken, sahi ne oldu anahtarlara? Artık minik kumandalarla veya otomobil çalıştırma tecrübesini ATM’den para çekmeye benzeten kart formlu ‘anahtarlarla’ haşır neşiriz.
Hafif Gövde
Sanılanın aksine, hafif otomobiller daha iyi yol tutar ve sürüş keyfi bakımından daha eğlencelidir. Tabii bunun için dikkatli ve tecrübeli bir sürücü olmanız gerekir… 25 yaşında bir Fiesta 839 kg gelirken, torunu ise 1163 kg ağırlığa sahip.
Tam Boy Stepne
Run-Flat lastikler yahut ‘space saver’ stepneler icat edilmeden önce buralar hep tam boy stepneydi. Lastiğiniz patladığında değişim yapar ve yola aynen devam ederdiniz. Şimdilerde ise böyle bir durum yaşadığınızda ‘50’yi geçme’ yahut ‘Maksimum 150 km gidebilirsin’ gibi kısıtlamalarla karşılaşıyoruz.
