Birkaç yıl önce Lenovo’nun satın aldığı Motorola, esnek OLED ekranlı büyük bir telefonla sahneye çıkmıştı. Bu yeni prototipin öncekine göre daha ileri olduğunu söyleyebiliriz. Yeni modelde gördüğümüz en belirgin özellikler; daha fazla pozisyon seçeneği, daha sessiz bir mekanizma ve turuncu kumaş bir arka kaplama.
Her ne kadar esnek telefon fikri ilk duyduğumda çok havalı gelse de, kullanım zorlukları da hemen akla geliyor. “Bileğimi masanın üstüne koyarsam ne olacak”, “Çok hızlı hareket edersem kayıp gider mi?” ya da “Telefon görüşmesi yaparken nasıl kullanacağım?” sorular hemen akla geliyor.
Motorola’nın yenilikçi ruhu hâlâ pek çok teknoloji tutkununda bir umut ışığı, bir kıpırtı yaratıyor. 2016’da gördüğümüz konseptin bir izleyicisi olan Moto Razr Plus şu anda piyasa yer alıyor. Yani aslında Motorola’nın bu tür fütüristik fikirleri hayata geçirebildiğini görmek mümkün.
Katlanabilir modeller piyasada boy gösterse de, esnek telefon konsepti henüz bir ürün olarak karşımıza çıkabilmiş değil. Buna rağmen Motorola’nın yaratıcılıkta sınır tanımadığını görmek hepimizi heyecanlandırıyor. Peki, esnek telefonları 2030’da tekrar göreceğimiz kesin mi? Kesin bir şey yok, ama Motorola’nın teknoloji dünyasında sınırları zorlamaya devam edeceği su götürmez bir gerçek.
Bu heyecan verici yeniliklerin ilerleyen yıllarda ne getireceğini hep birlikte göreceğiz. Esnek telefonlar belki de hayal ürünü olarak kalacak, belki de hayatımıza yeni bir soluk getirecek. Ancak kesin olan bir şey var, o da Motorola gibi üreticiler, en azından konsept olarak teknolojinin sınırlarını zorlamaya devam edecek.
