Otomotiv üreticilerinin teknolojik anlamda adeta evrim geçirdiği alanlardan birisi de araçların platformu. Ortak parça kullanımının en büyük kısmını temsil eden platformlar, yeni nesil araçlarda küçük sınıftan lüks sınıfa kadar ortak olarak kullanılabiliyor. Tek tasarım konseptine dayalı gelişim, zengin bir model yelpazesi geliştirmek ve bundan doğan tasarrufları, ürünleri daha rekabetçi kılabilecek Ar-Ge personeli ve tesislere aktarmak için kullanılabiliyor. Birden çok model için tek platform kullanımı sayesinde, geçmişteki gibi farklı fabrikalarda araç üretmek yerine tek bir üretim tesisinde üretimi mümkün kılıyor. Subaru da tanıttığı gelecek nesil platformu ile markanın 2025’e kadar sunacağı elektrikli, hibrid ve içten yanmalı motorlu araçların tamamına uygun, gövde sağlamlığı ve performansta gözle görülür bir gelişme sağlayacak. Platformun ilk olarak kullanılacağı Yeni Impreza konsepti, New York Otomobil Fuarı’nda gösterilecek.
2025’e kadar kullanılacak
“Subaru Küresel Platformu” adı verilen mimari Subaru’nun ana teknolojilerini temsil eden yatay yerleşimli Boxer motorlar, Simetrik Dört Çeker (AWD) ve EyeSight ile birlikte yeni nesil Subaru araçlarının da temelini oluşturacak. Yeni platformun ilk olarak kullanılacağı model 2016 Impreza olurken, 2025’e kadar bu platforma sahip araçların üretimine devam edilecek. 2016’dan 2025’e kadar kullanılacak olan platform, gelecek düşünülerek tasarlandı. Subaru’nun genel araç performansında bugüne kadar gerçekleştirdiği en büyük iyileştirme olarak nitelendirilen platform, yüksek performansın ötesine geçen, duyguları harekete geçiren bir “dinamizm hissi” verecek. Yeni platformun dünyanın en yüksek güvenlik seviyelerini karşılaması da hedefler arasında. Aynı zamanda gelecekte elektrikli araçların yaygınlaşma öngörülerine de uygun olarak hem içten yanmalı hem hibrid hem de elektrikli otomobillere yönelik tasarım konseptine uyumlu.
Düz hat stabilitesi
Yeni platform, aracın gövdesinde ve şasisinde sağlamlığı büyük ölçüde artırıyor (mevcut modellerde %70’ten %100’e varan bir artış) ve süspansiyon sisteminde önemli gelişimler sağlayıp daha düşük bir ağırlık merkezi elde ederek sürücülerin aracı istedikleri gibi, bütünüyle kontrol edebilmelerine olanak sağlayan son derece hassas bir yol tutuşu sunuyor. Sürüş esnasında gereksiz hareketlerin ortadan kaldırılmasıyla aracın yol yüzeyine tutmasını sağlayarak, geleceğin otonom araçlarındaki yüksek düz hat stabilite ihtiyacını ön planda tutan bir seyahat performansı sunuyor.
Dayanıklılığı artırıyor
Geliştirilmiş çerçeve yapısı ve parçalar arasındaki daha güçlü birleşme noktaları yeni platformun aşınma dayanıklılığını mevcut modellere göre %70 oranında artırıyor. Bu, rezonansı ve bükülmeyi tüm gövdeye yayarak direksiyon, zemin ve koltuklardaki titreşimi büyük ölçüde azaltıyor. Araç sınıfının ötesine geçen bir sessizlik sağlıyor. Yeni platform, süspansiyon bağlantısının sağlamlığını artırarak aracın gövdesini eğriltmeden süspansiyonun eğimini yükseltiyor ve yol yüzeyi ne kadar engebeli olursa olsun yumuşak ve konforlu bir sürüş sağlıyor. Yeni platformda, arka stabilizatör doğrudan gövdeye monte edilerek aracın gövde eğimi mevcut modellere kıyasla yüzde %50 oranında azaltılıyor.
